Terk-i Zaman ve Hayat
Bugün bana ait değilsin ey şehir
Bu, mülkü sultanına bırakma kararıdır
Seni bir gurura giden yolda kaybediyorum
Sağ kolumu, sana kadar kesiyorum
Başımın üstünden geçiyor Mekkî tiryakiliğiyle ebabiller
Her taraftan zamanında kuşatılıyorum
Gitmek direnişe yatmaktır; gittikçe rüyalanıyorum
Bugün bana ait değilsin ey ölüm
Bu, kuyulara haince atılmanın sancısıdır
Kardeşçe bir ihanetin perde arkası
Esir büyümeli vahiy muştulu yüzler; biliyorum
Mağaralar geçiyor yüreğimden gül kokulu
Saçlarımı aynı Hira gibi tarıyorum
Tüm kardeşlerimi affediyorum... Affediyorum...
Ölümü diriltmecesine Bedir’in çarmığında
Bahira bakışlı göklere tırmanıyorum.
Gelecekse, bugün gelmeli diyorum, ufka dalıp
Bugün ayrı bir sancıyla kıvranıyorum
Çöl ateşiyle korlanıyor tüm sessizlik
Bir Medinelinin yâr hazneli bekleyişidir bu
Susuyorum… Tetik düşürüyorum...
Bugün bana ait değilsin ey hüzün
Bu, şehadet için doğurulmuş Hasan’ların yazgısıdır
Gergin sabahlar geliyor ardım sıra, duramıyorum
Tüm vatan kalbinin attığı yerde uyanıyorum
Yağmur dualarıyla yüzümü yıkıyorum
Sen ve sensizlik aynı yalnızlığı hatırlatıyor yine
Belli ki Mekke’yi özlüyorum
Bugün bana ait değilsin ey söz
Bu, âlemlere düşülen son semavi tutanaktır
Bir Karenli Veysel düşüdür, dört tarafı mütebessim
Özleyişidir yedi kat semanın ve on sekiz bin âlemin
Özlüyorum, çöl sıcaklarına bürünüyorum
Aklımda ne varsa yakıyorum, öyle bir yanıyorum
Ölmekse ey Nebi!
Seni ölümüm üstüne seviyorum…
2007
Feyzullah DİVLİ